4 Ağustos 2016 Perşembe

Obsidiyen Kitap Yorumu

Herkese Merhaba arkadaşlar, üç arkadaş olarak yeni açmış olduğumuz blogumuzdaki ilk kitap yorumumu yayınlamadan önce hangi kitapla başlayacağımı çok düşündüm ve bu ilk kitabın benim için olmazsa olmazlar arasında yer alan bir kitap olmasına karar verdim. Bu kitaba geçmeden önce şunu söylemek istiyorum ki kitap yorumları köşemizde sadece romanları ele almayacağız. Dünya klasikleri, bilimsel, dini, felsefi, psikoloji, tarihi içerikli kitaplar da yer alacak. Zaman içerisinde sizlerin de önereceği içerikteki kitapları da okuduktan sonra yorum olarak buradan paylaşabilirim. Bu yüzden sizlerin tavsiyelerini her zaman bekliyor olacağım. Ayrıca benim sizlere önereceğim kitapları okuduktan sonra da olumlu veya olumsuz sizlerin de yorumlarını bekleyeceğim. Şimdi ilk kitap yorumumuza geçebiliriz.
İsmini belki de duyduğunuz bir kitap olan Lux Serisini seçtim. Lux serisi 2011 yılında Türkiye’ye gelmişti. Fakat eğer okumadıysanız ve roman okumak hoşunuza gidiyorsa es geçilmemesi gereken bir kitap olarak görüyorum bu seriyi. Eğer Alacakaranlık serisini seviyorsanız bu kitap sizi mest etmekle kalmayacaktır. Bu seri bana göre hiçbir zaman hak ettiği değere ulaşamadı. Kesinlikle filmi çıkartılması gereken kitaplar arasında olan bu kitabın ilk çıktığı yıllarda film olacağı söylentileri dolaşıyordu daha sonra yazar ile anlaşma yapılan film şirketi arasında bazı sorunlar nedeni ile anlaşmanın fesh edildiği dile getirildi ve kitabımız hala filme dönüştürülmemiş durumda. Artık filme dönüşmesi ile ilgili olan tüm ümitlerim sönmüş olsa da şuna inanıyorum ki eğer bir gün bu film vizyona girerse kesinlikle Alacakaranlık’tan çok daha fazla popüler olabilecek bir güce sahip. Öyleyse serinin ilk kitabı ile başlayalım..
Serinin İlk Kitabı: OBSİDİYEN
Orijinal Adı: OBSIDIAN
Yazarı: Jennifer L. Armentrout
Sayfa Sayısı: 354


Spoiler İçermeyen Yazı
Kitabı almak için baktığınızda hiç güzel olmayan –tabiri caizse basit bir- kapakla karşılaşacaksınız ama bu sizi yıldırmasın. Bence genel olarak DEX yayınlarının çıkarttığı kitapların büyük bir çoğunluğunun kapak çalışmaları ne yazık ki güzel değil. Bunu bizzat DEX yayınlarına da mesaj yoluyla bildirdim. Fakat herhangi bir değişiklik olduğunu söyleyemem.
İlk kitaba başladığınızda işte klasiklerle dolu bir aşk hikayesi demeyin ve okumaya devam edin lütfen. Çünkü ilerleyen sayfalar hem ilginizi çekecek hem de sizi şaşırtacak ve merak uyandıracak. Ben bu kitabı elime ilk aldığımda sadece bir kaç saatte çabucak bitirmiştim. O günden sonra da bu kitabı yedi defa daha okudum. Kitabı okuduğunuzda eminim siz de bazı sayfalarda elinizde bile olmadan sırıtmaya başlayacaksınız çünkü Daemon ve Katy arasında geçen diyaloglar sizi gülmekten alıkoyamayacak. Ne demek istediğimi daha 13. sayfayı açtığınızda anlayacaksınız. Bu kitabı okuduktan sonra bazı arkadaşlarım konu olarak Alacakaranlık ile benzer olduklarını söylemişlerdi fakat konu olarak böyle bir benzerlikleri olsa da anlatım ve içerik bakımından kesinlikle aynı değiller hatta birbirleri ile alakaları dahi yok diyebiliriz.  Şimdi kahkaha atmaya ve serinin diğer kitaplarını büyük bir hevesle bir solukta bitirmeye hazırsanız aynı hislerin sizlerde de canlanmasını ümit ederek kitabı anlatmaya başlayalım.

Kitabımız arkasındaki yazı itibarı ile de size göstermeye çalıştığı gibi Daemon adında yakışıklı,  kaba hatta öküz, tamamen egoist bir erkek ve Katy adında annesi ile birlikte yaşayan, tam bir kitap kurdu hatta blogger olan bir kızın hikayesi.  Katy Swartz’ın hayatı Batı Virginia’ya taşınması ile birlikte tamamen değişiyor. Yan komşusu olan Daemon ile ilişkileri ilk başlarda hoş gitmese de onun kardeşi Dee ile ilişkileri onları yakın arkadaş yapacak kadar iyi gidiyor. Dee’nin de bazı vesile olduğu durumlarla Daemon ile karşılaşmak ve hatta bazı durumlarda birlikte hareket etmek zorunda kalan Katy, onunla geçirdiği zamanlarda normal olmayan bir şeylerin farkına varıyor. Sadece Dameon ile de değil Dee için de aynısı geçerli. Farkında bile olmadığı sırların yanlarından geçerken anlam veremediği bu olayları kötü ve belki de bir o kadar da korkunç bir olayla öğreniyor. Katy’yi kurtarmak isteyen Daemon güçlerini kullanarak zamanı donduruyor fakat bunun Katy’nin üzerinde bıraktığı iz tüm düşmanlarını ona, onlara çekiyor. Böylelikle çok sevdiği arkadaşı Dee ve onun abisi Daemon’ın uzaylı olduğunu öğrenen Katy’nin hayatı hiç tanımadığı ve hiç de tahmin edemeyeceği uzaylılarla çevriliyor. Onun bu durumun içine girmemesi için mücadele veren Daemon’ın güçlerini kullanması Katy’yi tam da olayların merkezi haline getirmesine sebep oluyor. Katy’yi korumakta bu yüzden Daemon’a düşüyor ve birlikte aştıkları her engel onları birbirine daha da çok yaklaştırıyor. Ama bu kadar basit değil inanın bana. Kitabı okurken bunun basit bir uzaylı erkek ve insan kız romanı olmadığını fark edeceksiniz. Daha Daemon’ın bile kendisi ve türü ile ilgili bilmediği sırlar var. Kitabın adının obsidiyen olmasının bir sebebi var. Son sayfada  birilerinin kendine olan devasa güveni ile aldığı dağlarca risk var. Onların bir arada olmaması için de bir çok neden var.Buna rağmen birbirlerine karşı daha ne kadar sabredebilecekler ya da Katy’yi inandırmak kolay olacak mı, ikisi her şeyle mücadele edebilecekler mi, Daemon’ın gücünü bir insanda kullanmasının bedeli basit bir izden mi ibaret, uzaydan gelenler sadece Lux’lar mı… Daha önümüzde dört kitap var... ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder