Herkese Merhaba
arkadaşlar, üç arkadaş olarak yeni açmış olduğumuz blogumuzdaki ilk kitap
yorumumu yayınlamadan önce hangi kitapla başlayacağımı çok düşündüm ve bu ilk
kitabın benim için olmazsa olmazlar arasında yer alan bir kitap olmasına karar
verdim. Bu kitaba geçmeden önce şunu söylemek istiyorum ki kitap yorumları
köşemizde sadece romanları ele almayacağız. Dünya klasikleri, bilimsel, dini,
felsefi, psikoloji, tarihi içerikli kitaplar da yer alacak. Zaman içerisinde
sizlerin de önereceği içerikteki kitapları da okuduktan sonra yorum olarak
buradan paylaşabilirim. Bu yüzden sizlerin tavsiyelerini her zaman bekliyor
olacağım. Ayrıca benim sizlere önereceğim kitapları okuduktan sonra da olumlu
veya olumsuz sizlerin de yorumlarını bekleyeceğim. Şimdi ilk kitap yorumumuza
geçebiliriz.
İsmini belki de duyduğunuz bir kitap olan Lux Serisini seçtim. Lux
serisi 2011 yılında Türkiye’ye gelmişti. Fakat eğer okumadıysanız ve roman
okumak hoşunuza gidiyorsa es geçilmemesi gereken bir kitap olarak görüyorum bu
seriyi. Eğer Alacakaranlık serisini seviyorsanız bu kitap sizi mest etmekle
kalmayacaktır. Bu seri bana göre hiçbir zaman hak ettiği değere ulaşamadı.
Kesinlikle filmi çıkartılması gereken kitaplar arasında olan bu kitabın ilk
çıktığı yıllarda film olacağı söylentileri dolaşıyordu daha sonra yazar ile
anlaşma yapılan film şirketi arasında bazı sorunlar nedeni ile anlaşmanın fesh
edildiği dile getirildi ve kitabımız hala filme dönüştürülmemiş durumda. Artık
filme dönüşmesi ile ilgili olan tüm ümitlerim sönmüş olsa da şuna inanıyorum ki
eğer bir gün bu film vizyona girerse kesinlikle Alacakaranlık’tan çok daha
fazla popüler olabilecek bir güce sahip. Öyleyse serinin ilk kitabı ile
başlayalım..
Serinin İlk Kitabı: OBSİDİYEN
Orijinal Adı: OBSIDIAN
Yazarı: Jennifer L. Armentrout
Sayfa Sayısı: 354
Spoiler
İçermeyen Yazı
Kitabı almak için baktığınızda hiç güzel olmayan –tabiri caizse basit bir-
kapakla karşılaşacaksınız ama bu sizi yıldırmasın. Bence genel olarak DEX
yayınlarının çıkarttığı kitapların büyük bir çoğunluğunun kapak çalışmaları ne
yazık ki güzel değil. Bunu bizzat DEX yayınlarına da mesaj yoluyla bildirdim.
Fakat herhangi bir değişiklik olduğunu söyleyemem.
İlk kitaba başladığınızda işte klasiklerle dolu bir aşk hikayesi
demeyin ve okumaya devam edin lütfen. Çünkü ilerleyen sayfalar hem ilginizi
çekecek hem de sizi şaşırtacak ve merak uyandıracak. Ben bu kitabı elime ilk
aldığımda sadece bir kaç saatte çabucak bitirmiştim. O günden sonra da bu
kitabı yedi defa daha okudum. Kitabı okuduğunuzda eminim siz de bazı sayfalarda
elinizde bile olmadan sırıtmaya başlayacaksınız çünkü Daemon ve Katy arasında
geçen diyaloglar sizi gülmekten alıkoyamayacak. Ne demek istediğimi daha 13.
sayfayı açtığınızda anlayacaksınız. Bu kitabı okuduktan sonra bazı arkadaşlarım
konu olarak Alacakaranlık ile benzer olduklarını söylemişlerdi fakat konu olarak
böyle bir benzerlikleri olsa da anlatım ve içerik bakımından kesinlikle aynı
değiller hatta birbirleri ile alakaları dahi yok diyebiliriz. Şimdi kahkaha atmaya ve serinin diğer
kitaplarını büyük bir hevesle bir solukta bitirmeye hazırsanız aynı hislerin
sizlerde de canlanmasını ümit ederek kitabı anlatmaya başlayalım.
Kitabımız arkasındaki yazı itibarı ile de size göstermeye çalıştığı
gibi Daemon adında yakışıklı, kaba hatta
öküz, tamamen egoist bir erkek ve Katy adında annesi ile birlikte yaşayan, tam
bir kitap kurdu hatta blogger olan bir kızın hikayesi. Katy Swartz’ın hayatı Batı Virginia’ya taşınması
ile birlikte tamamen değişiyor. Yan komşusu olan Daemon ile ilişkileri ilk
başlarda hoş gitmese de onun kardeşi Dee ile ilişkileri onları yakın arkadaş
yapacak kadar iyi gidiyor. Dee’nin de bazı vesile olduğu durumlarla Daemon ile
karşılaşmak ve hatta bazı durumlarda birlikte hareket etmek zorunda kalan Katy,
onunla geçirdiği zamanlarda normal olmayan bir şeylerin farkına varıyor. Sadece
Dameon ile de değil Dee için de aynısı geçerli. Farkında bile olmadığı sırların
yanlarından geçerken anlam veremediği bu olayları kötü ve belki de bir o kadar
da korkunç bir olayla öğreniyor. Katy’yi kurtarmak isteyen Daemon güçlerini
kullanarak zamanı donduruyor fakat bunun Katy’nin üzerinde bıraktığı iz tüm
düşmanlarını ona, onlara çekiyor. Böylelikle çok sevdiği arkadaşı Dee ve onun
abisi Daemon’ın uzaylı olduğunu öğrenen Katy’nin hayatı hiç tanımadığı ve hiç
de tahmin edemeyeceği uzaylılarla çevriliyor. Onun bu durumun içine girmemesi
için mücadele veren Daemon’ın güçlerini kullanması Katy’yi tam da olayların
merkezi haline getirmesine sebep oluyor. Katy’yi korumakta bu yüzden Daemon’a
düşüyor ve birlikte aştıkları her engel onları birbirine daha da çok
yaklaştırıyor. Ama bu kadar basit değil inanın bana. Kitabı okurken bunun basit
bir uzaylı erkek ve insan kız romanı olmadığını fark edeceksiniz. Daha
Daemon’ın bile kendisi ve türü ile ilgili bilmediği sırlar var. Kitabın adının
obsidiyen olmasının bir sebebi var. Son sayfada
birilerinin kendine olan devasa güveni ile aldığı dağlarca risk var.
Onların bir arada olmaması için de bir çok neden var.Buna rağmen birbirlerine
karşı daha ne kadar sabredebilecekler ya da Katy’yi inandırmak kolay olacak mı,
ikisi her şeyle mücadele edebilecekler mi, Daemon’ın gücünü bir insanda
kullanmasının bedeli basit bir izden mi ibaret, uzaydan gelenler sadece Lux’lar
mı… Daha önümüzde dört kitap var... ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder